SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HUDUD BAHSİ

<< 4463 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا إِسْحَقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ رَاهَوَيْهِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِي ابْنُ خُثَيْمٍ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ وَمُجَاهِدًا يُحَدِّثَانِ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ فِي الْبِكْرِ يُؤْخَذُ عَلَى اللُّوطِيَّةِ قَالَ يُرْجَمُ قَالَ أَبُو دَاوُد حَدِيثُ عَاصِمٍ يُضَعِّفُ حَدِيثَ عَمْرِو بْنِ أَبِي عَمْرٍو

 

Said b. Cübeyr ve Mücahid, İbn Abbas radıyallahu anhumâdan;

 

Livâta ederken yakalanan bekâr hakkında: "Recmedilir" dediğini rivayet etmişlerdir.

 

Ebû Davud şöyle dedi: "Asımın hadîsi, Amr b. Ebî Amfin hadîsini zayıflatıyor."

 

 

İzah:

Lût kavminin yaptığı işten maksat, insanlarla, arka tarafından temas kurmaktır. Temas kurulan şa­hıs erkek olsun kadın olsun aynıdır. Bu harekete, livâtâ denilir. Bugün kullanılan "HomoseLsüellik" tâbiri ile aynı manâdır.

 

Cenâb-ı Allah'ın gönderdiği bir Nebi olan Hz. Lût (.s)'ın kavmi arasında bu çirkin hareket yayıldığı için, "Lût kavminin yaptığı iş" de­nilmiştir.

 

Bu fiili işleyene de "Lûtî" denilir.

 

Allah (c.c.) Lût kavmini, işledikleri bu çirkin günahtan dolayı daha dünyada iken cezalandırmış, onları üzerlerine taş yağıdırarak helak etmiş­tir. Cenâb-ı hakkın şu cilvesine bakın ki her türlü hastalığın tedavisinin bi­lindiği bu asırda, homoseksüellikten kaynaklanan bir hastalık, tedavisi, mümkün olmayan tek hastalıktır.

 

Allah'ın emir ve yasaklarının tümü insanların maslahatına yöneliktir. Yâni ya insanlık için (fert veya toplum) bir menfaat sağlamayı ya da on­lardan bir zararı defetmeyi hedeflemiştir. Eğer bir şey yasaklanmışsa mut­laka onda bir hikmet, bir maslahat vardır. Dolayısıyla, zina ve homosek­süellik (eş cinsellik) gibi fiiller, ilk bakışta iki kişi arasında cereyan ettiği için, "bunun ne mahzuru var ki?! Alan memnun veren memnun" denile­mez. Bu hareketler, Allah'ın emrine isyan oluşlarının yanı sıra, fert ve toplum hayatının (parçalanıp çözülmesine), onulmaz yaralar açılmasına da sebeptirler. İşte asrımızda, dinimizin şiddetle yasakladığı en büyük çir­kinliklerden olan,eşcinselliğin, tedâvî edilmez bir hastalığa sebep olduğu­nun ortaya çıkışı, garip ama Allah'ın emir ve yasaklanndaki hikmete ye­ni bir örnek olması bakımından hikmetli bir tecellidir.

 

Üzerinde durduğumuz rivayetlerden birincisi, evli ve bekâr ayırımı yapmadan eşcinsellik muamelesinde bulunan her iki kişinin de (temas eden ve kendisine temas edilenin) öldürüleceğini bildirmektedir. İkinci ri­vayette ise, İbn Abbas (r.a) hemcinsi olan bir insana arkadan varan bekâ­rın recmedileceğini söylemiştir. Bu harekette, kendisine arkadan yaklaşı­lan   pasif tarafın  erkek  veya  kadın   olması   arasında  fark  yoktur.

 

İslâm ulemâsı ister erkek olsun ister kadın, ister kendi karısı olsun is­ter yabancı bir insana arkasından yaklaşmanın haram olduğunda müttefik­tirler. Ancak, bu işi yapanlara uygulanacak dünyalık ceza konusunda, de­ğişik delillere istinad ederek farklı görüşlere sahip olmuşlardır. Bu görüş­lerin özeti şudur.